Limon; yıl boyunca büyümeyi sürdüren, kışın yapraklarını dökmeyen küçük bir ağaç türü ve bu ağacın meyvesidir.
Anavatanı kesin olarak bilinmemektedir. Ilıman iklime sahip bütün memleketlerde kültür şekilleri yetiştirilen yaprak dökmeyen, uçucu yağ taşıyan bu küçük ağaçların meyveleri Türkiye’de çok sevilir. Ege ve Akdeniz gibi bölgelerde neredeyse her evin bahçesinde bir ağacı bulunur. Meyve öncelikle suyu için kullanılır, eti ve kabuğu Aşçılık ve fırında pişirmede kullanılır. Suyunun yaklaşık % 5’i asittir. pH değeri 2 ile 3 arasındadır. Kolaylıkla elde edilebilen asit bilimsel eğitim deneylerinde kullanılır.
Yemek içinde hazırlanışı
Özellikle çorbalarda, yemeklerde, salatalarda, lezzeti artırmak, sindirimi kolaylaştırmak ve vücut direncini kazanmak için kullanılan önemli bir C vitamini kaynağıdır. Suyu ile haşlanan tavuk daha lezzetli olur. Günde bir tane limon suyu içmek gribal enfeksiyonu önler. Limon ve misket limonu halihazırda limonata olarak sunulur veya içeceklerde garnitür olarak, buzlu çay veya alkolsüz içeceklerde bir dilim şeklinde bardağın içinde veya kenarında kullanılır. Suya tat vermesi için de kullanılır. Oda sıcaklığında uzun süre tutulursa kolayca çürümeye yüz tutar. Suyu balık yemeği üzerine sembolik olarak sıkılır. İlave olarak suyu salamuraya yatırılmış et pişirilmeden önce bir parça kullanılır. Bazı insanlar bir meyve gibi yemeyi sever. Fakat daha sonra sitrik asit ve şekeri dişlerden temizlemek için su kullanmak gereklidir. Limon kendisi veya misket limonu ile birlikte reçel yapımında kullanılır.
Tarihçe
“ekşi portakal” olarak da bilinen Citrus × aurantium ile ağaç kavunu olarak bilinen citrus medica’nın çaprazlanması ile elde edilen doğal hibrit olarak kabul edilen bir türdür. İlk olarak nerede ortaya çıktığı hususu muallak olsa da ilk yetiştirilmeye başlanan yerlerin Güney Hindistan,Burma ve Çin olduğu tahmin edilmektedir. M.S 1.yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde Güney İtalya’ya ulaşan öncü limon meyvelerinin ardından; sonrasında M.S 7.yy’da Irak ve Ortadoğu’da tarımı yapılır hale gelmiştir. 11.yy ve 16.yy arasındaki dönemde ise Avrupa’ya kadar sokulmuş, neredeyse bütün Akdeniz havzasında yetiştirilir hale gelmiştir.
1493’de Kristof Kolomb Amerika’yı fethedince pek çok narenciye türü gibi limonda bu kıtaya getirilmiş ve ABD’de başta Kaliforniya ve Florida eyaletleri olmak üzere Amerika kıtasının çoğunda yetiştirilir hale gelmiştir.
1797’de James Lind denizcilerin iskorbüt hastalığına karşı korunması ve tedavisi için C vitamini de içeren suyunun yemeklere katılmasının yararlı olacağı sonucuna ulaşmıştır.
Limon kelimesinin ise ortadoğu kökenli olduğu zannedilmektedir.
Kimya
Limon ve diğer turunçgiller farklı tutarlarda kimyasal içerirler. Bunların sağlığa faydalı olduğu düşünülür. Terpene (hidrokarbon) olarak adlandırılan D-limone içerirler. Bunlar limonun koku ve tadını verirler. Önemli miktarda sitrik asit içerirler. Bu nedenle düşük değerde pH ve ekşi tada sahiptirler. Ayrıca onlar C Vitamini(asorbik asit) içerirler.Bunlar insan sağlığı için gereklidirler.100 miliLitre limon suyu yaklaşık olarak 50 miligram C Vitamini (tavsiye edilen günlük değerin % 55’i) ve 5 gram sitrik asit içerirler.Limonlar yağ ve esans özünü çıkartmak için işleme tabi tutulabilirler.
Sağlığa yararları
Bazı kaynaklar limonun flavoroid bileşimlerini içerdiğini ifade ederler. Bunlar antioksidan ve anti-kanser donanımlarına sahiptir. Bunlar kanser hücrelerinin büyümelerini önler. Limonda bulunan Limoninler ayrıca anti-kanserojen olabilirler. Yüksek miktarda C Vitamini içermesinden dolayı limon Alternatif tıp da tüyo olarak verilebilir. Tonik olarak Gastrointestional tract sindirim sistemi ilacı, Bağışıklık sistemi ve deri için. Ayurveda uygulamalarında bir inanış vardır, bir fincan sıcak limon suyu ciğerleri temizler.